22 Nisan 2010 Perşembe

akşam yemeğim:))))

evde kimse olmayınca favori yemeğim, sahanda yumurta. yeşil biber öldürülüp üstüne iki tane mis gibi yumurta kırıldı, üzerine pul biber serpildi. kenarına eriyip erimediğini denemek için bir tutam Erzurum civil peyniri konuldu. ona göre böreklerde kullanılacak. eriyormuş. sonracığıma ekmek bandırarak yenildi:))))

13 Nisan 2010 Salı

kim yazmış bilmiyorum ama ben bi anne arıyorum:)))))

ANNE KİMDİR / NEDİR?
Bir erkek çocuğun kaleminden çıkmış ... bu kadar olur yani,tam tarif !!!
 ANNE, 
dünyada karşılık beklemeden börek yapan
tek  insandır. Karşılıksız sevginin ete kemiğe bürünmüş halidir! Ne kadar üzsen de 10 Dakika sonra seni affeden zarif bir memeli türüdür, yağlı bile olsa tiksinmeden saçını okşayan, kucağına yatıran, öpüp koklayan tek varlıktır,meleğin süt verebilenidir. Yarasın diye muhallebinin içine ciğer katarak çocuğuna yediren manyaklık derecesinde yaratıcıdır . Yemek
yemeyen çocuğun dikkatini çekmek için elindeki tencere ve tavalarla maymunluk yapabilen kişidir, kafayı çocuklarıyla bozmuş, göbek bağı kopsa da yürek bağı asla kopmayan, sevgi dolu fedakar insan dişisidir, bulaşık, ütü, vb. yaparken bile otomatik olarak çene çalan, kendi kendine konuşan,kadın dırdırı denen mereti erkeklere daha küçükten belletendir . Yemek
uzmanı, düzen insanı, bilgili, kültürlü her şeyi bilen şahsiyettir, 
yavrularını yol tarafından değil, kaldırım tarafından yürütendir, dizi dizi incidir lakin gerektiğinde laf sokma dalında da birincidir, sevgiliden ayrılma haberi verildiğinde, 'amaaan ben sana daha güzelini bulurum' diyebilen komik bir karakterdir. 'Oğlum aradım yoktun. Ben de mesaj atayım dedim sana. Gelince ara beni emi aslan evladım. Kara börülcem >benim öptüm annen , şeklinde mesajlar atabilen, teknolojiyi ısrarla reddeden, kabullenemeyen, kafasına göre yorumlayan bilişim
düşmanıdır. AMA ... AMA dünyanın en güzel kucağına sahip, en güzel kokan, harikulade bir varlıktır , olmadık yerlerde iyi ki doğurmuşum ulen seni !' diyen ve benim hatırıma benimle Freddy Mercury dinleyen bir sabır ağacıdır, evlatlarını asla ayırmayan, aynı zamanda birbirinden koruyan güç abidesidir evde bir yere uzandığınız an orada temizlik yapacağı tutan, temizlik konusunda kayışı kopardığından temizlikçi gelecek diye evi temizleyen balans ayarı kaçmış temizlik kaynağıdır, mutfakta yaşayan, evde herkesi idare eden bir tür canlıdır. Oğlunun damat - kızının gelin olduğunu görünce, çocuğu mezun olunca, çocuğu gol atınca, çocuğu hasta olunca,çocuğu askere gidince, asmalı kabağı seyredince, dolar yükselince velhasıl
buna benzer bissürü şeye ağlayabilen, bu mesajı okurken duygulanıp - gözleri dolabilen, ağlamaya meyilli bir yapısı olan duygu pınarıdır, son kiiii üç dört; uzakta dursa da yakın hissedilen, canı hep istenen, asla vazgeçilmeyen, dizinin dibinde olmak istenen, evlatların varlığını  varlığına armağan edebileceği, ıslak - kuru ama heeeep duyguludur.. işte anneler böyledir…

5 Nisan 2010 Pazartesi

baharlar çiçeklenmeli..

kışın yağan karda akılsızlık edip balkondaki çiçeklerimi ve sardunyalarımı kara teslim ettiğimden boş saksılar ve içinden sökmediğim kökler vicdan azabı gibi duruyordu gözümün önünde kaç zamandır. cumartesi daha fazla dayanamadım. gittim yeni çiçekler aldım. begonya, sardunya ve adını bilmediğim çiçekli şen bir çiçek daha. eskileri söktüm, yenileri diktim ve bir ohh dedim.
ayrıca geçen yıl bauhaus'tan aldığım ama büyütmeyi başaramadığım nane, maydonoz ve tereleri bu sefer koçtaş'tan alarak şansımı denedim. bakalım bu sefer olacak mı. bu balkon bostanları iyi fikir de bekle bekle bişey çıkmayınca bozuluyor insan. geçen yıl ayrıca biber ve domates fideleri de alıp dikmiştim bauhaus'tan. domatesler şimdiye kadar gördüğüm en kötü domatesleri çıktı. nasıl kalın kabuklu ve tatsız anlatamam. üç-beş tane domates ancak oldu zaten dört kökten. biber neyse biraz daha fazla oldu ama gene de tatmin edici değildi. bu sene pazardan almaya niyetlendim ama bi semt pazarı görmek kısmet olmadı. kaldı. 
marul ve kıvırcık tohumları da alıp diktim saksıya ama onlardan pek umudum yok açıkcası. pek benim harcım değil gibi sanki. yanlış hatırlamıyorsam tohumlar fide olacak, fideler şaşırtılacak falan filan o uzun hikaye. kimbilir belki bi heveslisi çıkar da bakıverir:))))
neyse, netice itibariyle balkonumuzda bahara "hoşgeldin" dedik. hoşgeldi, sefalar getirdi...

2 Nisan 2010 Cuma

irmik helvası

Bu tarif  Tarsus'lu bir arkadaşımın tarifi. bana göre ölçüsüyle ve tadıyla banko. Ben ondan öğrendiğim şekliyle sıcak servis yapıyorum. kalanı buzdolabına kaldırıp arada gelip gidip kaşık daldırıyorum.


1 su bardağı irmik (250 ml.lik bardak)
100 gr tereyağı
1 avuç dolmalık fıstık

Şerbeti:
250 ml su (dolu dolu ve hatta bir parmak ilave olabilir)
250 ml lik bardakla bir bardak şeker(bir parmak eksik olabilir)

İrmik, tereyağı ve fıstığı ocağın üzerine alıp orta hararette irmiğin rengi neredeyse karamele dönünceye kadar karıştırarak kavurun. Bu esnada bir tencereye de su ve şekeri koyun kaynasın. ama sadece şeker eriyip bi tıklayana kadar. sonra altını kapatabilirsiniz. İrmiğin rengi karamele dönünce üzerine şerbeti dikkatlice boşaltıp karıştırarak kıvam almasını izleyin.  Bütün şerbeti çekinceye kadar karıştırmaya devam edin. koyu bir kıvama geldiğinde altını kapatın, tamamdır. 5-10 dakika alevli sıcağı gitsin diye dinlendirip dondurma ile servis yapın. varsa yanına çilek dilimleri de hem renk hem lezzet katar.


Afiyet olsun.

İzleyiciler