30 Aralık 2009 Çarşamba

bir ekmek vakası daha:)))))


dün akşamki yemekten sonra anlaşıldı ki gene bugüne ekmek yok. bi değişiklik olsun diye ekmek yoğurdum. sabah kahvaltısında o koca dilimi ben yedim, ve beğendim.

Malzemeleri:
2 su bardağı ılık süt+su karışık (sadece ılık suyla da yapıyorum bazen, çok fark yok)
1 dolu tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı pekmez (yoksa şeker de koyabilirsiniz. ben evde olan pekmezi değerlendirmek için koyuyorum)
1 paket instant maya, veya 1 yuva maya
2 çorba kaşığı yoğurt kaymağı (kimsenin yemeğe yanaşmadığı, benim de atmaya kıyamadığım evde yapılmış yoğurdun kaymağı. çok lüzumlu değil yani. yerine iki kaşığı zeytinyağı vaya 1 tatlı kaşığı tereyağı koyabilirsiniz)

aldığı kadar un 


Ben instant maya kullandığım için bütün malzemeyi karıştırıp yoğurdum. Hamur ele yapışan bir hamur oldu. Daha fazla un koymadım.


Üstünü kapatıp mayalandırdım. Sonra yağlayıp unladığım kalıba döktüm. Üstünü yağladığım elimle düzelttim. Yarım saat kadar da kalıpta beklettim. Fırına vermeden önce üstüne yoğurt sürünce iyi oluyor aslında, kabuğu yumuşak oluyor ama üşendim ve öylece fırına verdim. Fırına bir kaseyle kaynar su koydum. 180 derecede 45 dakika pişirdim. Çıkınca kabuğu sertleşmişti biraz. Fırçayla su sürdüm ve üzerini örttüm. 

Ekmeği sadece un, su, tuz, maya ile de yapsanız oluyor aslında. gerisi teferruat.


Afiyet olsun.









23 Aralık 2009 Çarşamba

Bulgurlu-Mercimekli Yaprak Sarma

Kıyma yerine yeşil mercimek, pirinç yerine bulgur kullanılan hem lezzetli hem besleyici bir sarma bu. ben tarifini portakalagaci.com'dan almıştım. baharatları damak zevkinize göre ayarlayabilirsiniz. normal etli sarmaya ne koyuyorsanız aynı şeyi yapabilirsiniz. ben aşağıdaki şekilde yapıyorum. biraz acılısı güzel oluyor bana kalırsa. 


Malzemeleri:


1 bardak yeşil mercimek, haşlanacak

1 bardak ince bulgur
1 iri soğan, rendelenmiş

1 domates, rendelenmiş(olmasa da olur)
1 çorba kaşığı domates salçası
1 tatlı kaşığı biber salçası
karabiber
pulbiber

tuz
nane(taze veya kuru)
biraz zeytinyağı
biraz su

Yeşil mercimeği haşlayın. Bütün malzemeleri harmanlayıp dolma içini hazırlayın. Bildiğiniz gibi sarıp, üzerine de biraz zeytinyağı, salça gezdirip, üstüne çıkana kadar kaynar su ekleyip pişirin. 




Afiyet olsun.

Elmalı Kek

ilk kez denediğim bu kek elma ve tarçın kokusunun birleşmesinden dolayı benden geçer not aldı. Tarifin kaynağı www.kahvemolasi.com. yıllar önce almıştım tarifi, ve hep bi gün denerim diye defterin arasında duruyordu. orijinal tarifte ceviz yok. ama ben elma ve tarçını illa da cevizle eşleştirmeyi seviyorum.


Malzemeleri:

200 gr şeker
320 gram un
150 ml sıvıyağ
2 yumurta
1 tatlı kaşığı tarçın
yarım çay kaşığı tuz

1,5 paket kabartma tozu
iki irice elma(soyulmuş, küçük küpler halinde kesilmiş)

1 avuç ceviz


Yapılışı:

Yağ ve şekeri şeker eriyinceye kadar çırpın. yumurtaları teker teker ekleyerek mayonez kıvamına gelinceye kadar çırpın. sonra sıvıyağı ekleyin. sonra un + kabartma tozu + tuz + tarçın harmanlayıp kaşık kaşık ekleyin. Biraz katıca bir hamur oluyor. kek hamuru kıvamında olmuyor. korkmayın. ben süt veya yumurtayla biraz açmayı düşündüm görünce, ama sonunda tarife sadık kalmaya karar verdim. en son cevizi ve elmayı ekleyin. katı yağla yağlanmış veya pişirme kalıbı serilmiş kalıba döküp üstünü düzeltin. 180 derecede pişirin. Ilıkken servis yapın. 

afiyet olsun.

Mayalı Poğaça

En sevdiğim tatların başında hamurlar gelir benim. hamurun her şekle bürünmüşünü makbul sayarım. poğaça, sandviç, pide, pizza, açma, gözleme, ekmek, simit..öyle gider. mayalı hamur yaptığım zaman bir kısmını poğaça, sıkıldıktan sonraki kısmını pide yapıyorum. kalanı da derin dondurucuya atıyorum. ne zaman istersem çıkarıyorum ve kullanıyorum. en uzun ne kadar bekletilebilir bilmiyorum ama ben bir ay içinde tüketiyorum her ihtimale karşı. 


Malzemesi:
1 bardak ılık su
42 gr'lık bir yuva maya (veya bir paket instant kuru maya, veya 1 dolu çorba kaşığı kuru maya)

1 bardak sıvıyağ
1-1,5 bardak süt
4 yemek kaşığı toz şeker
1 tatlı kaşığı tuz
aldığı kadar un


yaş maya veya kuru maya kullanıyorsanız 1 bardak ılık su, 1 tatlı kaşığı şeker ve birkaç kaşık unu karıştırıp kasenin üstünü kapatın. ılık bir yerde maya kabarsın. en geç yarım saatte kabarır maya. (instant maya kullanıyorsanız bu aşamalara gerek yok. unla beraber doğrudan karıştırabilirsiniz.)
Maya kabardıktan sonra önce sıvı malzemeleri karıştırın, sonra yavaş yavaş un ekleyerek oldukça yumuşak bir hamur yapın. avucunuzla sıktığınızda elinizden kurtulması yeterli. yoğururken biraz yapışır gibi olması normaldir. çok un koyarsanız sert olur biraz. 
hamurunuzu üzerini kapatarak yarım saat kadar dinlendirin. sonra istediğiniz büyüklükte alıp yağlı zemin üzerinde açarak içini koyun ve tepsiye dizin. ben tepsiyi yağlamıyorum, biraz yapışmasına katlanıyorum. (ama varsa pişirme kağıdı kullanmak daha mantıklı aslına bakarsanız.)
bu hamurun içine istediğiniz malzemeyi koyabilirsiniz. patates, peynir, kıyma, pazı, ıspanak, mantar, ne olursa. ben evde ne varsa onu koyuyorum. bazen birkaç tane boş yapıyorum. sonradan ortasını kesip sandviç yapmak için.
tepside de bir yarım saat-45 dakika kadar kabardıktan sonra yumurta sarısı sürüp 180 derece fırına verebilirsiniz. üstü ve altı pembeleştiğinde pişmiştir. 20-25 dakikada pişmiş oluyor benim fırınımda.


afiyet olsun.



haftasonu sofraları

(bu yazıya pazartesi başladım, ama bitemedi. ancak şimdi bitti.)


aktivitesi bol bir haftasonu geçti. cuma akşamı tee 18 yıldan beri görmediğimiz üniversite arkadaşlarımızla akşam yemeği, ale üyeleriyle kalabalık bir cumartesi öğle yemeği, yine cumartesi akşam çaya misafir, pazar günü akşam yemeğinde arkadaşlar.. derken hengameli, gürültülü, bol yeme içmeli geçti haftasonu.
cumartesi yemekte


yoğurt çorbası(arzu),
mercimekli bulgur pilavı(arzu),
mercimekli-bulgurlu yaprak sarma(ben:)))
zeytinyağlı pırasa(ben:))
zeytinyağlı fasulye(ben:))
salata(eşim)
karışık turşu(kayınvalidemden)


vardı. menü alakasızdı ve anonimdi biraz, evet. ama plansız davet olunca böyle oluyor.


akşam çayına ilk kez denediğim bir elmalı kek ve mercimekli köfte vardı.
(mercimeğe sarmışım gibi göründüğünün farkındayım. ve hatta bulgura ve mercimeğe. aynı gün içinde bulgur ve mercimekle yapılan üç ayrı çeşit yapılır mıydı. mercimek ayşe görse gözleri dolardı:))

pazar günü aynı zamanda öğretmenimiz de geleceğinden çayın yanına bişeyler yapmak farz oldu. Mayalı poğaça yaptım, bir kısmını peynirli, bir kısmını kıymalı.


pazar akşam yemeğinde balık menüsü vardı. fırında balık, salatalar ve tatlı olarak ballı-fındıklı muz. tavsiye ederim. balığın ardından olabilecek en basit ve balığa en yakışan tatlı bu bana göre. muzları dilimle, üstüne irice dövülmüş fındık dök bolca, onun üstüne de bal gezdir. süper bana göre (ve tabii en güzel tarafı tembel işi olması:))


gün içinde bazı tarifleri vermeye çalışacağım.
görüşürüz.

acil ekmek!

Dün akşam anlaşıldı ki sabah kahvaltısına ve ayrıca evde misafir olan halamıza tüm gün yetecek kadar ekmek yok. bu ekmek işinde bi türlü düzen tutturamamışımdır zaten. sanki evde otomatik stok kontrolü varmışcasına bi rahatlık içindeyim. "evde ekmek azaldı... biiip...stoğu tamamla...biiip..ekmek tamam..biip.." diyeceğini falan zannediyorum birilerinin:)))) sonra bi bakıyorum ekmek yok. ve hatta süt ve yumurta da yok. süper yani. ve sabah kalkılır, hamur yapılır. hamur dediysem yoğurma, mayalama, açma falan işi var zannetmeyin. 


1 bardak su
1 bardak un
2 tatlı kaşığı şeker
yarım çay çaşığı tuz
1 tatlı kaşığı kabartma tozu
(kıvamı kek hamurundan biraz daha cıvık olursa iyidir. ona göre miktar ayarlayabilirsiniz)



karıştırarak bast bi hamur işte. yumurta ve süt olmadığı için ne pankek ne de krep diyemiyorum adına. acil ekmek dedim ben de. 
 
yanına kendim için peynir, ceviz, reçel koydum. oğlum kahvaltılık lor sürerek yedi. bi de çay vardı. daha ne olsundu. kahvaltı oldu işte. 
böylece bugünü de kurtardık yani.



kendime notlar: resim çekmek öğrenilecek!

                         akşam giderken ekmek almalı!

14 Aralık 2009 Pazartesi

zeytinli-hellimli kek

Tuzlu keklerde favorim olan bu keki dün akşam kahvaltısına yaptım. Fırına koyup saatini ayarladıktan sonra eşime alarm çalınca fırını kapatmasını tembihleyip  alışverişe gittim. Geldiğimde zavallı kekimin üzeri kızarmış değildi, bildiğiniz kahverengiydi. Ama neyseki tadı gene de süperdi. Siz fırını kapatsanız da fırının içinde bırakmayın, hele de benimki gibi izolasyonu çok iyi olup hiç soğumayan bir fırınınız varsa hiç bırakmayın:)))


Malzemeleri:
4 yumurta
1 su bardağı yoğurt(250 ml.lik)
1 su bardağı sıvıyağ(tarifin aslı 1 paket erimiş margarin. ama ben kullanmadığımdan zeytinyağı+ çiçek yağı karışık kullanıyorum. )

1 paket tuızu alınmış rendelenmiş hellim peyniri(yoksa yerine beyaz peynir de kullanılabilir 150 gr kadar)
2 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı tuz
1 çorba kaşığı kuru nane (veya bolca kıyılmış taze dereotu, damak zevkinize göre)
1 su bardağı çekirdekleri çıkarılıp ikiye bölünmüş siyah zeytin
aldığı kadar un


Yapılışı:

Sıvı malzemeleri karıştırın. Un ve kabartma tozunu ekleyerek kek hamurundan koyuca bir hamur yapın. En son zeytin, hellim ve naneyi ekleyin. İyice harmanlayıp yağlanmış tepsiye dökün. Elinizle düzeltin. Üzerine yumurta sarısı sürüp susam ve çörekotu serpin. (ben yoğurt ve pekmez karıştırıp sürdüm)
önceden ısıtılmış 170 derece fırında 30-45 dakika pişirin. Çayın yanında sıcak sıcak servis yapın.

15 Ekim 2009 Perşembe

top kek






Bu kek Arzu'nun tarifi. 
çok kolay, az malzemeli ve çok lezzetli bir kek

2 yumurta
2 çay bardağı toz şeker

2 çay bardağı yoğurt
2 çay bardağı sıvı yağ
1 dolu çay kaşığı karbonat+limonsuyu
4 çay bardağı un
bir çay bardağının dibine bir kaşık un, üstü kakao ile doldurulacak
(sade yapmak isterseniz 5 çaydağı un)


önce yumurtayı ve şekeri çırpın, sonra sıvı malzemeler, en son un ve karbonat+limon suyunu ilave edin. düzgün bir karışım yapın. muffin kalıplarını yağlayıp dörtte üçünü hamurla doldurun. ben 12 li muffin kalıbı kullanıyorum. bu kamur tam geliyor. 175 derecede yirmi dakikada pişiyor.

Afiyet olsun.

aradan çok zaman geçti

Geçen pazar günü yapmıştım bu haftanın yemeğini.


etli yaprak sarması. içini ben hazırladım. arzu'yla beraber sardık.
yarım kilo kadar yarım yağlı kıyma
büyük bir bardak bulgur-pirinç karışımı
bir büyük soğan-rende
iki domates-rende
tuz
karabiber
pulbiber
nane
maydanoz

biraz zeytinyağı
ile yaptım içi. yapraklar çok güzeldi, incecik, düzgün. 
ben dolmanın piştikten sonra içinin sulu sulu olmasını seviyorum. eskiden dolmaları yanyana asker gibi dizerdim. biraz kuru gibi olurdu içleri. sonra bir yemek programında karadenizli bir kadının tencereye dolmaları gelişigüzel attığını gördüm. sarıp atıyordu rasgele, aralarındaki boşluklara aldırmadan. sonra tencereyi şöyle bir sallayıp yerleştiriyordu. aklıma yattı. şimdi ben de öyle yapıyorum. dolmalar genişleyecek yeterince yerleri olduğunda daha sulu sulu gevşek oluyorlar. hoşuma gidiyor.


karnıyarık. ilk karnıyarık denememdi. eşimin annesi eşimin çok sevdiğini söyler durur ama ben hiç yapmamıştım. gittiğimizde onlarda yerdik. öyle büyük bi aşktan da haberim yoktu laf aramızda. ama madem seviyor ondört yıldan sonra hakketti artık bi karnıyarığı dedim ve denedim. kendim yaptım diye demiyorum bence çok güzel olmuştu. eşim patlıcanı biraz çiğ buldu. az kızartmışım. evet çok ezilmemişti. ama ben patlıcanda da kabakta da biraz az kızartıyorum galiba yanığa yakın kızarmışını sevmediğim için. bi dahakine bakacağız artık bir çaresine.



ince doğranmış bir orta boy soğanı ve birkaç sivri biberi zeytinyağında iyice öldürdüm. üstüne 250 gram kadar kıymayı ilave ettim ve rengi dönünceye kadar kavurdum. sonra iki tane küçük doğranmış domates ilave ettim. domatesler yumuşayınca tuz, karabiber ve pulbiber koydum, çok az kaynar su ilave ettim. suyunu çekince altını kapattım ve yarım demet maydanoz ekledim.

diğer tarafta tümden soyduğum ve büyük olduğu için ikiye böldüğüm patlıcanları kızarttım. ortalarını kesip kıymalı harçtan doldurdum ve tepsiye dizdim. üstlerine birer dilim domates, birer tane sivri biber koydum. yarım kase salçalı suyu gezdirdim ve fırına verdim. biberleri kızarınca çıkardım. suyunu da çekmişti.


evdeki 5 patlıcanın hepsini kullanınca, ve büyük olduklarından herbirinden iki tane çıkınca on tane karnıyarık üç kişilik çekirdek ailemiz için gözüme çok göründü. beş tanesini pişirdim. en fazla ikinci günde bitmesi lazımdı hesaplarıma göre. ancak üçüncü günde bitti. arzu yemekleri bitmesin diye okuduğumu düşünüyor:))) ama valla okumuyorum. ben hergün taze yemek olsun isterim bana kalsa.
diğer beşi kapaklı borcama koydum. üzerlerine domates biberlerini bile koydum ve fırınlamaya hazır halde derin dondurucuya attım. önümüzdeki haftalarda bir akşamın yemeği olacak.

kabak-havuç kızartması. bir haftadır sebze gözünde bekliyorlardı ve hakkın rahmetine kavuşmak üzereydiler. kızartıp üzerine yoğurt dökülünce herkesin sevdiği bişey oldular.



pişmeye hazır bişeylerin bir kenarda bulunması hem çalıştığım, hem de hafta içi gece yarılarına kadar yemekle uğraşmak istemediğim için işime geliyor. 
onun için kıyma aldığımda köfte yapıyorum. bir kısmını misket köfte, bir kısmını normal köfte yaparak donduruyorum. çıkarınca onbeş dakikada hazır yemek oluyor. ya fırında, ya sebzeli sulu.
bazen birkaç tane yufka alıyorum. sigara böreği sarıyorum. poşetlere koyup donduruyorum. arada bir çıkarıp genelde fırına atıyorum kızartma yapmayı sevmediğimden. eskiden paçavra böreği yapıp onu da dondururdum. derin dondurucuya girecek tek tepsimi ıskartaya çıkardığımdan beri onu yapamıyorum.


bu akşam için de sebzeli köfte yaptım. oğlum kızartmasındansa böyle seviyor. ben de daha yemeğe benzediği için tercih ediyorum. 

bu haftaki yemek performansımı ben beğendim:)))))

28 Eylül 2009 Pazartesi

Kabak Mücver

Kabak dolması yapıldığında içi ziyan olmasın diye yaptığım bir aperatif bu. özellikle kabak alarak da yapabilirsiniz. biraz yağlı ama lezzetli olur. tazeyken bir dilim taze ekmek ve çay eşliğinde sıcak sıcak yemek lazım... dedim ve dikkat ettim ben herşeyin yanına çay yakıştırıyorum galiba:)))

yapılışı:

2 adet kabak, veya 1 kilo kabağın oyulmuş içi. rendelenmiş olacak. rondodan geçirmeyin. olmuyor. içleri rendelemekte zorlanırsanız incecik kıyabilirsiniz de.
2 çorba kaşığı un
1 adet yumurta
karabiber
pulbiber
nane(taze olursa daha çok yakışıyor)
tuz(fazla koymuyorum ben, kabağa çok tuz yakışmıyor gibi geliyor)


hepsini harmanlayın. teflon bir tavayı biraz yağlayarak büyücek bir kaşıkla kaşık kaşık dökerek önlü arkalı kızartın. karışımı hazırladıktan sonra bekletmeden kızartın. Çünkü sulanınca un ilave etmek gerekiyor, un miktarı gerekenden fazla olunca da kabağın tadını gölgeliyor gibi geliyor bana.
afiyet olsun.

25 Eylül 2009 Cuma

mıhlama mı, kuymak mı?

isviçre'nin fondüsüyle akraba, ama bizim için bir karadeniz klasiği bu. çakma karadenizli olduğumdan adının mıhlama mı kuymak mı olduğunu bilemediğim ama her ihtimale karşı mıhlama dediğim, oğlumun bayıldığı bir şey. yemek desem yemek değil, aperatif desem o da değil. adını koyamadığım gibi sınıfı da belli değil yani. ama akşam kahvaltılarına yakışıyor, onu biliyorum. karadenizliler aydınlatır belki beni.


bir çorba kaşığı tereyağı
ince ince doğranmış veya rendelenmiş muhtelif peynirler. 1-2 su bardağı kadar. ama arzuya bağlı, daha az ya da daha çok olabilir. aralarında eriyen bir tür peynir de olursa iyi olur. 
1 dolu kaşık mısır unu 

1-2 su bardağı kadar kaynar su
kalabalıksanız un ve buna bağlı olarak su miktarını arttırabilirsiniz.tereyağında peynirleri eritin. sonra mısır ununu eriyen peynirlerin üzerine serpip karıştırın. biraz çevirin, un kokusu geçsin. Sonra yavaş yavaş kaynar suyu dökün. biraz dökün, yedirin, sonra biraz daha. kontrollü olarak su ekleyin. kıvamı kek hamuru gibi düşünebilirsiniz.
sıcak sıcak servis yapın. yanında büyücek küpler halinde dilimlenip tost makinasında hafifçe kızartılmış ekmekler veya ne çeşit seviyorsanız öyle bir ekmekle koyun sofraya. çatala ekmeği geçirip mıhlamaya daldırın ve üfleyip atın ağzınıza. yanında çay iyi gider.
afiyet olsun.

24 Eylül 2009 Perşembe

yalancı çerkez tavuğu

çok basit ama lezzetli bir tariftir bu. yemeklerle beraber de, çayın yanına da, meze olarak da seviliyor.

1 bütün tavuk göğsü
2-3 orta boy patates
2-3 orta boy havuç
yarım bardak kadar mayonez
2 bardak kadar yoğurt
birkaç diş sarımsak
bir avuç iri çekilmiş ceviz
tuz


tavuk göğsü, patates ve havucu ayrı ayrı tencerelerde tuzlu suda iyice haşlayın(havuç için tuza gerek yok). sonra tavuk göğsünün derilerini ve kemiklerini çıkarıp kalanını derince bir kaseye didikleyin.
soyulup küçücük doğranmış, hatta biraz ezilmiş patates ve havucu, iri çekilmiş cevizi didiklediğiniz tavuğa karıştırın. (ben patates ve havucu soyup, küp küp doğrayarak haşlıyorum. doğrudan süzüp katması kolay oluyor. siz de öyle yaparak sıcak sıcak soyma doğrama işkencesinden kurtulabilirsiniz.)

yoğurt, sarımsak, tuz ve mayonezi ayrı bir kapta karıştırın.
sonra bütün malzemeyi iyice harmanlayın. sıvı miktarı az gibi gelirse, karışım kuru olursa biraz daha yoğurt veya mayonez ekleyebilirsiniz. 
daha sonra servis yapacağınız kaba aktarın. üzerini pul biber ve cevizle süsleyin.
afiyet olsun.

Domates Çorbası

bu tarif 10 kişilik


5 adet domates
3 dolu kaşık un
2 litre kadar su(belki biraz daha fazla)

1-1,5 su bardağı süt
1 çorba kaşığı tereyağı


domateslerin kabuğunu soyup üstüne çıkan suyla iyice haşlayın.
diğer yanda unu tereyağında sürekli karıştırarark sarartın. üzerine sütü yavaş yavaş dökün ve beşamel yapın. ben bu aşamada hep el blenderi kullanmak zorunda kalıyorum. çünkü topaklanmadan karıştıramıyorum nedense. karışımı pürüzsüz hale getirin.  haşlanan domatesleri de suyuyla beraber blenderden geçirin ve hazırladığınız beşamelin üstüne dökün. kıvamını suyla ayarlayın. kaynayıncaya kadar karıştırarak pişirin. tuzunu da damak zevkinize göre atın. birkaç dakika kaynadıktan sonra altını kapatabilirsiniz.
kıtır ekmekler ve rende kaşarla servis yapabilirsiniz.
afiyet olsun.

bayram da geçti

bu yıl da ramazan bayramını gördük çok şükür. bayramları kalabalık seviyorum. gelenler olsun, gidelim birilerine, keyifli güzel sohbetli geçsin istiyorum. bu bayramı öyle geçirmeyi başardık. ilk gün yemeğe misafirimiz vardı. öğleden akşam saatlerine kadar uzayan çoluklu çocuklu şen bir gün oldu. mönü kalabalık değildi, ama idare ederdi.
domates çorbası
incik haşlama
şehriyeli pirinç pilavı
zeytinyağlı fasulye
yalancı çerkez tavuğu
patlıcan-kabak kızartma
yeşil salata
su böreği ve yaprak sarmayı misafirlerim getirmişti. ellerine sağlık. ikisi de süperdi. 
baklava (hazır tabii ki:))


çorbayı eşim listedeki domates suyunu almayı unutunca domatesten yaptım, çok güzel olmuştu, ama kıt yapmışım, bir kişi daha gelse çorba yoktu. bana ders oldu. 
en çok yalancı çerkez tavuğu sevildi. 
pilavım her zamanki gibi vasattı. yani yekpare değildi ama öyle çok övülecek bi tarafı da yoktu. tuzsuzdu. et suyuna yapıyorum diye hiç tuz koymamıştım çünkü. ama yine de bitti neyseki. 

çayın yanına da kakaolu kek ve mahlepli kurabiye yapmıştım. ama her zaman güzel olan kekim bu sefer daha yaparken kazaya uğradığından eşimin deyimiyle deve hamuru gibi olmuştu. ne demekse. yani iyi bişey değil. o kadarını biliyorum. ben de tadına bakmadığım için övüp duruyordum keki, acayip güzel olur bu kek, vereyim tarifini diye. niye gönüllü olmadıklarını onlar gittikten sonra eşimin yorumlarından anlamış oldum:)))

gün içinde birkaçının(merak etmeyin güvendiklerimin) tariflerini vermeye çalışacağım.
görüşmek üzere...


14 Eylül 2009 Pazartesi

eveeet

haftasonu iftara misafir vardı. ve tabii ki yapıldı bişeyler. çok seviyorum misafir sofralarını, hele de iftar sofralarını. özenle hazırlanmasını, birer birer tamamlanıp birinin eline tutuşturulup sofraya yollanan tabakları. her telden çalan tatları. herkesin keyifli olmasını, sofra başındaki uzun sohbetleri. seviyorum. hiç eksik olmasın umarım.




cumartesi akşamı mönünün bir kısmı arzu'dan bir kısmı bendendi.

bunlar arzu'dan:

erzurum usulü yoğurt çorbası
mısırlı pilav
kadayıf dolması
yassı kadayıf dolması


bunlar da benden:

beğendili kebap
fırında sigara böreği
fırında kaşarlı mantar
fırında köfte

salata
çocuklara çikolata fondü


onun yanında iftariyelik ıvır zıvır tabii. onları saymaya gerek yok. 
soframız hiç de fena değildi bana göre. ama resim çekmeyi unuttum o telaşın arasında. 






9 Eylül 2009 Çarşamba

unuttuklarım ;))

son bir haftada yaptığım ve bir önceki yazımda atladığım yemekleri eklemek istedim. 
bakın ne kadar doğal bi şekilde, doğamın bir parçası olarak yemek yapıyorsam artık unutuyorum bile ne yaptığımı :P


bi kere zeytinyağlı fasulye yaptım. ki güzel yaptığımı söylerler. 


bi kere tavuk kanat ızgara yaptım. bu da yemek mi diyenler için söyliyeyim bi gece önceden marine ettim kanatları. yoğurt-salça-tuz-karabiber-limon suyu ile. ertesi akşam fırın tepsisinin içine kağıt yayıp üstüne kanatları döktüm ve doğru fırına. 200 derecede 20 dk.


bi de hellimli-zeytinli kek yaptım. çok güzel bi tariftir. ben orijinal tarifteki bir paket erimiş margarin yerine bir bardak sıvı yağ kullanıyorum. bir paket yazılı olmasına rağmen, tuzlu bir kek olduğu için iki paket kabartma tozu kullanıyorum. ben çok seviyorum, görümcem de seviyor ama zeytinlerini ayıklıyor baktım garibim, bi daha zeytinsiz yapacağım. bir de bir sonraki denediğimde dört yerine iki yumurta ile deneyeceğim.yumurta yükünü biraz azaltmak lazım tariflerin. olur gibi geliyor.

kral eşimin iftar talebi üzerine iki kere yumurtalı patates ve veliaht prensin talebi üzerine de dün kaşarlı yumurta yaptım aslında ama onları da sayarsam olmaz artık. değil mi:))) 
ama kaşarlı yumurta first classtı valla, aklım kaldı. belki aç olduğumuzdandır, fahri kardeşimle yalandık durduk. vermedi bi lokma eşek sıpası.

8 Eylül 2009 Salı

eveeett

kritik soru. en son ne zaman yemek yaptım?

hatırlamıyorum. haklı mı acaba bizim ahali. ama bi sorun niye? bi sebebim var.
fahri kardeşim görümcem evde. ben eve gittiğimde hazır yemek buluyorum. 
en son ne yaptığımı buldum bu arada. geçen hafta tavuksuyuna şehriye çorbası yapmıştım.

bizim evde en sevilen çorbadır. Tavuğu tuzlu suda haşlayıp sudan çıkarırsın. Suyuna biraz domates rendelersin, biraz salça ezer katarsın. sonra 4 çorba kaşığına yakın şehriye koyarsın yaklaşık iki litre tavuk suyuna. pişmeye yakın bir limonun suyunu dökersin, biraz ekşili olsun diye. piştikten sonra da bolca maydonozu ince ince doğrayıp üstüne döker kapağını kapatır ateşten alırsın. 
bu kadar basit.
her yaptığımda bi dahakine terbiyeli yapmaya niyetleniyorum. ama bizimkiler ya sevmezse diye vazgeçiyorum. hafta sonu arkadaşımızda iftardaydık, o terbiyeli yapmıştı, içine de nohut atmıştı. hepimiz sevdik. denemeli.

26 Ağustos 2009 Çarşamba

evet, tembelim. doğru

ama bana sorarsanız aç açıkta kalmıyor evde kimse. ev halkına sorarsanız dişleriyle tırnaklarıyla kazıyarak buluyorlar yiyecek bir lokmayı. mutfağa kadar üstlerini başlarını parçalayarak sürünüyorlar ve bayılmadan önceki son nefeslerinde suuuuu, ekmeeeeekk diye yalvarıyorlar falan sanabilirsiniz konuşsanız.
mutfak günlüğümü tutmaya karar verdim ben de. lehime delil olarak kullanabilmek için. en son ne zaman yemek yaptın? sorusuna cevap verebilmek için yani:)))

ben çok güzel yumurta haşlarım. hem de herkesin istediği gibi. isteyene rafadan, isteyene, kayısı, isteyene katı. yaparım yani.

patates haşlarım çok güzel.

yağda yumurta yaparım, herkes beğenir.

tost en iddialı olduğum konu.

öyle demeyin, kolay iş değildir yenir yutulur bişeyler yapıp sofraya koymak.
ben de burda tost yapmak olsun, sandviç olsun, yağda yumurta, sucuklu yumurta, domates soslu sosis gibi değme kadının yapamayacağı tarifleri vereceğim. bazen liste Çanakkale savaşının yemek listesine de benzeyebilir tabii. gününe göre. akşam yemeği: yok. ne zaman düşünsem içim sızlar. ama bizim evdekilere o kadar acımaya gerek yok merak etmeyin. hepsi yeterince toraman.
zaman içinde paylaşacağız. bazen sadece sohbet, bazen yemek listesi, bazen yemeğin kendisi değil sadece muhabbeti. onun için sitenin adı tarif lafını içermiyor, defter dedim. hani sonra sormayın nerde tarif diye:))

görüşmek üzere.

İzleyiciler